ATEİST LİSELİ ARKADAŞIMA MEKTUP

Sana bu mektubu yazarken, sanki karşılıklı kahve içip sohbet ediyormuşuz gibi içten bir havada olmak istiyorum. Çünkü biliyorum ki sen de benim gibi aklını kullanan, sorgulayan, her şeyi mantık süzgecinden geçiren birisin. Ve biliyorum, bu senin ateist duruşunun da temelini oluşturuyor. İşte o yüzden sana karşı dürüst ve açık olmak istiyorum.

Şimdi, bizler biliyoruz ki evren muazzam bir yer. Yıldızlar, galaksiler, gezegenler… Her şey inanılmaz bir düzen içinde, ama aynı zamanda karmaşık ve sırlarla dolu. Ateist bir bakış açısıyla bu düzeni açıklamak, bazen sanki bir bulmacanın parçalarını bir araya getirmeye çalışmak gibi zorlu olabiliyor. Doğal yasalar, fiziksel süreçler… Bunlar harika bir sistem oluşturuyor, ama neden?


Senin de bildiğin gibi, bizler rasyonel düşünceye değer veriyoruz. Kanıt arıyor, neden sonuç ilişkileri kurmaya çalışıyoruz. Bir şeyin var olduğunu söylemek için sağlam deliller istiyoruz. Peki ya varlığın kendisi? Bu kadar muazzam bir sistem nasıl hiçbir neden olmadan, kendiliğinden ortaya çıkabilir? Yoktan var olma olasılığı, bilimsel olarak ne kadar mümkün?

Bazen düşünüyorum, belki de evreni açıklamak için tüm bilimsel araçlarımız yetersiz kalıyor. Tıpkı çok basit aletlerle karmaşık bir makineyi anlamaya çalışmak gibi. Belki de o ilk büyük patlama, zamanın ve mekanın başlangıcı dediğimiz şey, şu anki aklımızla kavrayabileceğimiz bir şey değil. Yani bu kadar büyük bir olayı salt fiziksel süreçlerle açıklamaya çalışmak, biraz eksik kalabilir, değil mi?

Sonra bir de insan aklı var. Bizler sadece basit canlılar değiliz. Dünyayı anlama, anlamlandırma çabası içindeyiz. Bilim yapıyoruz, felsefe üretiyoruz, sanatla uğraşıyoruz. Bu kadar çok çaba, sadece biyolojik ihtiyaçlarımızla mı sınırlı? Yoksa içimizde daha derin bir arayış mı var? İşte bu noktada bazı sorular aklıma takılıyor: Madem her şey madde ve rastlantıdan ibaret, o zaman bu kadar anlam arayışımız, merak duygumuz nereden geliyor?

Hem aklımızda sürekli iyi ve kötü kavramları da var. Bu ahlaki pusulayı kim koydu? Eğer her şey izafiyse, göreceliyse, iyilik ve kötülüğün tanımı da göreceli olmalı. Peki o zaman haksızlığa karşı çıkarken hangi evrensel değere dayanıyoruz? Neden hep adalet arıyoruz, neden dürüstlüğe önem veriyoruz? Bunların maddi bir karşılığı olmamasına rağmen insanlık olarak bu değerleri yüceltiyoruz. Bu durum biraz çelişkili değil mi?

Ateist bir bakış açısı, bu sorulara bilimin sunduğu cevaplarla yetinmeye çalışır, biliyorum. Ama bazen düşünüyorum, belki de bilim ve mantık her şeyi açıklamak için yeterli değil. Belki de gerçeğin bazı kısımları, o ölçülebilir, denenebilir dünyanın ötesinde kalıyor. Belki de evren, akılla kavrayabildiğimizden çok daha büyük ve derin.

Belki de bu soruların cevapları basit değil. Belki de her şeyi “tesadüf” diyerek geçiştirmek, biraz kolaycılık. Belki de bu kadar karmaşık bir sistemin ardında bilinçli bir tasarım veya amaç vardır. Belki de bilimin henüz çözemediği, ama bir gün çözeceği sırlar vardır. Kim bilir?

Ben sadece sana bu soruları dürüstçe sunmak istedim. Merak etmeye, sorgulamaya, düşünmeye devam et. Cevapları kesin olarak bilmiyor olabiliriz, ama en azından beraber bu arayışın içindeyiz. Birlikte düşünerek, farklı bakış açılarını değerlendirerek belki de gerçeğe biraz daha yaklaşırız.

Unutma, bu yolda yalnız değilsin.