ATEİST Hukukçu ARKADAŞIMA MEKTUP

Sen bir hukukçusun; adalet, hak, hürriyet, suç, ceza, mülkiyet, sözleşmeler, yargılama süreçleri… Hepsi senin ilgi alanın. Hukuk, toplumsal düzeni sağlamak, insan onurunu korumak, hakları güvence altına almak için vardır. Peki “hak”, “adil”, “onur” gibi kavramların kökeni nerede?

Eğer insan sadece biyolojik bir varlıksa, neden adalet arar? Neden güçlülerin zayıfı ezmesine “bu haksızlık” diyorsun? Bu tepkiyi doğuran evrensel bir ahlak standardı yoksa, hangi normla bunu kınayacaksın? Kanunlar toplumsal uzlaşmanın ürünü olabilir, ama her uzlaşıda “daha adil olma” çabası neden var?

Hukuk, keyfi değildir. Suçun ispatı, cezanın ölçülü olması, masumiyet karinesi, mülkiyet hakkının korunması… Bunlar sanki evrensel ilkeler gibi. Sırf güç dengesiyle açıklayamazsın, çünkü toplum her zaman adil ilkeleri arar. Bu adil ilkelerin maddi temeli nerede? Evrensel ahlak yoksa, neden her kültürde hırsızlık, cinayet, tecavüz kınanır?

İnsan hakları hukuku, insanların doğuştan sahip olduğu haklardan bahseder. Doğuştan hak… Rastgele evrimleşmiş bir canlı türünün doğuştan hakları olur mu? Hak, değer, onur, bunlar bir yaratıcının varlığını, insana ilahi bir değer verildiğini göstermez mi? Bu değer olmadan “doğuştan hak” iddiası havada kalmaz mı?

Hukuk sistemi delile, mantığa, objektif ölçütlere dayanır. Bu objektiflik arayışı, hakkı haklıya teslim etme çabası nereden geliyor? Bencil çıkarların hüküm sürmesi beklenirken, insanların adalet ülküsüne sarılması, içlerindeki bir aşkın sesi duymaları değil mi?

Uluslararası hukuk, savaş suçlarını, soykırımı evrensel olarak kınar. Bu evrensellik nereden geliyor? Farklı kültürler nasıl aynı insanlık değerlerine atıf yapıyor? Göreceli bir dünyada bu evrensel yargı nasıl mümkün oldu? Belki de insanın fıtratında evrensel bir ahlak yasası var ve hukuk bu yasayı uygulama aracı.

Bir sözleşmede taraflar eşit haklara sahip olmalı, kimse kimseyi yanıltmamalı. Bu “dürüstlük ilkesi” maddenin kendiliğinden ürettiği bir kural mı? Yoksa insana kodlanmış bir hak duygusu, aşkın bir kaynaktan gelen vicdani pusula sayesinde mi oluşuyor?

Eğer bir yaratıcı, insana vicdan, merhamet, adalet duygusu vermediyse, hukuk nasıl evrensel bir anlam kazanıyor? Salt maddi süreçlerin doğurduğu bir varlık neden soyut adalet ilkelerini yüceltsin? Bu yüceltme, insandaki aşkın bir damarın belirtisi değil mi?

Belki de hukuk, insanın ilahi yasa ile temasa geçme çabasıdır. İlahi bir yasa var ki, insan da onun yeryüzündeki temsilcisini arar, adalet arayışına girer. Bunu reddettiğinde, hukuk sisteminin üzerinde yükseldiği tüm evrensel değerlerin kaynağını açıklayamazsın. Bu değerlerin tesadüfen ortaya çıkmış olması, senin hukuk mantığına sığar mı?