ATEİST Fizikçi ARKADAŞIMA MEKTUP
Sen bir fizikçisin, maddenin en temel parçacıklarından devasa kozmik yapılara kadar Evren’in işleyişini anlamak için uğraşıyorsun. Hayatını, doğadaki kanunları çözmeye, deneylerle doğrulamaya, teorik modellerle evrenin sırlarını açığa çıkarmaya adıyorsun. Ama şu soruya hiç mesela derinlemesine bakmayı denedin mi: Bu uçsuz bucaksız, matematiksel olarak incelikle ayarlanmış, inanılmaz bir dengeye ve yasalara sahip olan Evren, tesadüfen, kör bir süreçle, hiçbir bilinci, hiçbir gayesi, hiçbir niyeti olmayan ham bir doğadan nasıl oluşmuş olabilir?

Düşünsene, fiziğin temel sabitleri — ışık hızı, Planck sabiti, kütle çekim sabiti, elektromanyetik etkileşim sabitleri — hepsi sanki özel olarak ayarlanmış gibi. Kozmosta milyonlarca farklı olasılık arasından böylesine hassas oranların tutturulması, diyelim ki rastgele olsa, neden her sapma canlılığın ve düzenin imkânsız olduğu koca bir kaosa yol açmıyor? Sadece galaksi, yıldız ve gezegen oluşumları değil, maddenin kararlı yapıları, proton-netron dengesinden elektronun kütlesine kadar pek çok parametre, en ufak bir değişimde evreni anlamsız bir enkaza dönüştürebilecek kadar kritik. Bu hassas ayar neredeyse sonsuz sayıdaki kombinasyon içinden nasıl “tam da doğru” değerleri tutturdu? Çekici bir kuvveti biraz arttırsak yıldızlar hemen çöker, biraz azaltsak hiç yıldız oluşmaz. Elektron kütlesi veya yükü biraz değişse kimyasal bağlar kurulamaz. Bu kadar “cuk oturan” bir tabloyu tesadüf, kendiliğindenlik, rastlantılar geçidiyle açıklamaya kalkmak, sence mantıklı mı?
Mesela bir laboratuvarda deney yapıyorsun ve bir cihazın çalışması için sayısız ayarlamaya gidiyorsun. Voltajı belli bir değerde, sıcaklığı belirli bir aralıkta, basıncı istenen seviyede tutuyorsun. Eğer bu değerler tutmazsa deney çöker. Şimdi evrenin kendisi en mükemmel laboratuvar, fakat herhangi bir insan mühendisi yoksa bu parametreleri kim, nasıl ayarladı? Yalnızca fizik yasaları diyorsun belki… Peki bu yasaların kendisi nereden geliyor? Maddeye hükmeden, onu anlamlı bir dil gibi kodlayıp mükemmel bir kompozisyon oluşturan bu yasalar, şuursuzluğun sonsuz boşluğunda nasıl belirdi? Maddi süreçler kendilerini kurallar bütününe dönüştürebilir mi? Çünkü fizik yasaları adeta mantıksal önermeler, soyut prensipler içeriyor. Herhangi bir amaç, idrak, niyet olmadan bu prensiplerin var olması ve üstelik tam da yaşamı mümkün kılacak biçimde düzenlenmesi nasıl düşünülebilir?
Dahası, bütün bu yasaları aklınla keşfedebiliyor, matematikle ifade edebiliyorsun. Peki aklının evreni anlamaya uygun yapıda olması, matematiğin evrenin diline dönüşmesi, rastgele bir kıvılcımın sonuçları olabilir mi? Evrenin derinlerinde yatan bu muhteşem düzen, sanki zihnimizi anlayan bir mühendis tarafından kurgulanmış izlenimi uyandırmıyor mu? Fizik, doğada kaos değil, harika bir simetri, denge ve öngörülebilirlik tespit ediyor. Rastgelelik normalde dağınıklık üretir, ama sen karşında neredeyse sanatsal bir mimari görüyorsun. Bu, sırf bir yanılsama mı? “Rastgele” dediğin şey gerçekten bir açıklama mı, yoksa sadece bilinçli bir failin yokluğunu zorlama bir mantıkla kabullenmek için kullandığın bir kılıf mı?

Unutmamalısın ki sen fiziği incelerken neden-sonuç ilişkisinin yol göstericiliğine güveniyorsun. Ama en büyük “neden” olan Evrenin varlığı söz konusu olunca, neden bu ilkeyi bir kenara bırakıyorsun? Evrende bir ilk sebep, bir köken, bir düzenleyici fikir olmasa, bu koca sistemin iç içe geçmiş, ince ayarlı yapısını hangi sonlu ve şuursuz etken açıklayabilir? Sebeplerin ardına gittikçe nedenlerin tükenmediğini, bu sonsuz geri gidişin anlamsızlaştığını görürsün. Oysa zihnin bir ilk kaynak, bir temel ilke, bir aşkın neden arar. Bu arayış boşa bir yanılgı mı, yoksa seni gerçeğe götürecek bir yol mu?
Fizikçisin, bilirsin: Her teori gözlemle, deneyle test edilir. Evrenin büyük patlamayla bir başlangıcı olduğunu, zamanın dahi o noktada ortaya çıktığını gösteren bilimsel deliller var. Zaman, madde, enerji ve uzayın hiç yokken var olmasını hangi “yokluk” açıklayabilir? Yokluk, tanımı gereği hiçbir potansiyel taşımaz. Eğer hiçbir potansiyeli yoksa, içinden nasıl varlık türetir? Bu sıfırdan yaratılış sürecini bir Yaratıcı olmadan düşünmek, fiziksel bağlamda bir mucizeye inanmak değil midir? Sen ateist duruşunla “mucize” kavramını reddediyorsun belki, ama aslında Evrenin yoktan var oluşunu izahsız bırakarak örtülü bir mucizeye sarılmıyor musun?
Ayrıca, Evrenin sonlu bir geçmişi olduğunu kabul ettiğin halde, bunu bir amaçsızlık, şuursuzluk ve rastlantı zinciriyle temellendirdiğinde, bilimi kullanarak şunu açıklayabilir misin: Neden yasalar bu kadar anlamlı? Neden maddenin davranışını basit matematiksel denklemlerle ifade edebiliyorsun? Eğer doğa gerçekten kaotik ve bilinçsiz bir kaynaksa, neden bu kadar düzenli, öngörülebilir ve istikrarlı? Doğada gözlemlediğin bu istikrarlı yapı, senin zihninin rastlantısal bir yanılsaması mı, yoksa bu düzen, akıllı bir Yaratıcının imzasını taşıyan bir mühendislik harikası mı?
Sen, her şeyin maddenin tesadüfi kombinasyonlarıyla oluştuğunu iddia ettiğinde, aslında doğanın sana sunduğu bu eseri küçümsemiyor musun? Milyarlarca yıl süren süreçler içinde, plansız, şuursuz, gayesiz hareketlerin durmadan bir anlam, bir uyum, bir amaç üretmesi fizik ilkelerine aykırı değil mi? Termodinamiğin ilkeleri karmaşanın artması gerektiğini, düzensizliğe doğru gidişi öngörürken, Evrenin tarihinin erken dönemlerindeki basitlik ve simetriden bugünkü karmaşık düzenlere nasıl geçildi?
Velhasıl, bir fizikçi olarak Evrenin temel taşlarının bile düşünülemeyecek kadar ince ayarlı, yasalı, anlamlı bir bütün oluşturduğunu görüyorsun. Bu kusursuz orkestranın kendiliğinden olması sence ne kadar mantıklı? Bir müzisyen olmadan senfoni, bir mühendis olmadan makine, bir programcı olmadan yazılım olmuyorsa, hiç bilinci olmayan kör bir süreç, nasıl olur da tüm Evren’i fizik kurallarıyla bezeli devasa bir “laboratuvar” haline getirdi? Bu soruya doyurucu, tutarlı ve içten bir cevap verebiliyor musun? Yoksa sadece “bilinmiyor, zamanla öğreneceğiz” deyip gerçekte kabullenemediğin, ama inatla reddettiğin aşkın bir Kudretin işaretlerini görmezden mi geliyorsun?
