ATEİST İstatistikçi ARKADAŞIMA MEKTUP
Sen bir istatistikçisin; olasılıkları, dağılımları, veriler arasındaki korelasyonları, rastgelelik derecelerini, olgu ve olayların istatistiksel özelliklerini inceliyorsun. İstatistik bize belli bir örüntü içinde rastgelelik kavramını anlamamızı sağlar. Ama dikkat et, evreni açıklamak için “tesadüf” dediğinde, bu tesadüfün istatistiksel olarak ne kadar imkânsız sonuçlar doğurduğunu fark ediyor musun?

Hayatın ortaya çıkışı için gereken koşulların olasılığı astronomik derecede düşük. Basit bir proteinin rastgele oluşma olasılığı bile akıl almaz derecede küçük. İstatistiksel olarak imkânsız denebilecek olayların üst üste gelmesi, düzenli ve uyumlu bir evren üretmesi normal mi? İstatistik “Aşırı düşük olasılıklar pratikte gerçekleşmez” derken, sen evrenin varlığını aşırı düşük bir olasılığa mı bağlıyorsun?
Rastgele bir veri kümesinde anlamlı bir pattern bulmak istatistikte “anlamlılık” testlerine tabidir. Evrenin karmaşık yapısı, canlılığın ince ayarı, DNA’daki bilgi, fiziksel sabitlerin tutarlılığı, “anlamlılık testinde” nasıl sonuç verir? Bu kadar anlamlı deseni kör tesadüfe dayandırmak, istatistiksel bir mucizeye inanmak değil midir?
İstatistiksel modellemelerde, gözlemlerin belli bir dağılıma uyması beklenir. Evrenin düzeni, yaşamın evrimi, karmaşık bilgi sistemleri gibi olgular, rastgele varyansın ötesinde bir “tasarıma” işaret eder. İstatistiksel olarak, karmaşık bir düzenin kendiliğinden doğması çok düşük ihtimallidir. Bu düşük ihtimale sığınmak, inançtan başka nedir?
Deney verilerini analiz ederken anlamsız sonuçlara varmamak için “hipotez testi” yaparsın. Burada da bir hipotez düşün: “Evren rastgele oluştu.” Karşı hipotez: “Evren bilinçli bir tasarımın ürünü.” Verileri değerlendir: İnce ayar, DNA bilgisi, evrensel ahlak, insan zihninin doğayla uyumu… Bu veriler hangi hipotezi destekliyor?

Bir olayı tesadüfe bağlarken, onun olma olasılığının makul bir seviyede olması gerekir. Her detayı mükemmel ayarlı bir evrenin tesadüf eseri oluşması, istatistiksel olarak binlerce toplu iğnenin bir anda düzgün bir tabloya dizilmesine benzer. Böyle bir mucizeye normalde inanmazsın. Evren söz konusu olunca neden bu “mucizeyi” kabul ediyorsun?
İstatistik “beklenmedik” durumları açıklamaz, sadece olasılıkları hesaplar. Eğer olasılık yok denecek kadar küçükse, bu durumun arkasında bilinçli bir müdahale, bir düzenleyici faktör aramak daha mantıklı değil mi? Bir piyangoyu üst üste milyonlarca kez kazanmak neredeyse imkânsızdır. Evrenin düzeni bundan daha da imkânsız bir “kazanç” değil mi?
Rastgele mutasyonlarla DNA’da anlamlı genetik bilgi oluşması, istatistiksel açıdan büyük bir soru işareti. Hataların birikip mükemmel programlama dili oluşturması, cephanelikte patlayan bir bombanın mükemmel bir saray inşa etmesi gibi. Bu durum “istatistiksel bir imkânsızlık” değilse nedir?
Ateist bir istatistikçi olarak belki “İhtimal sıfır değil, çok küçük” diyeceksin. Ama çok küçük olasılıklar üst üste dizildiğinde pratikte sıfır olur. Bu kadar minik ihtimallere sığınıp Yaratıcı fikrini reddetmek, aslında kör bir inanç değil midir?
İstatistiksel bakış, anlamlı bir düzen gördüğünde tesadüf hipotezini çürütür. Evren başlı başına anlamlı bir yapıya sahip. Bu durumda istatistiksel çıkarım seni nereye götürür? Belki de bir Yaratıcı’nın varlığı, istatistiksel çelişkileri çözer. Bunu inkâr ettiğinde, istatistiğin sana verdiği ipuçlarını göz ardı etmiş olmuyor musun?
