Deist Biyolog ARKADAŞIMA MEKTUP
Madem ki sen deist bir biyologsun; yaşamın ne kadar karmaşık, incelikli, dengeye muhtaç olduğunu, en iyi sen bilirsin. Bir hücrenin içinde on binlerce biyokimyasal reaksiyon eşzamanlı yürütülür, protein sentezi için genetik kodun okunması, ribozomların dakik işleyişi, ATP enerji molekülünün üretimi, hücre zarının seçici geçirgenliği, enzimlerin spesifik substrata uyumu, hormonal düzenlemeler, sinir iletileri, bağışıklık sisteminin yabancıyı tanıyıp yok etmesi gibi süreçler sanki mühendislik harikasıdır. Rastgele mutasyonlar, kör evrimsel güçler böylesine kusursuz mekanizmaları nasıl “denk getirdi”? Ve daha da önemlisi, bir kez “denk gelse” bile, milyarlarca yıl bozulmadan sürdürmek nasıl mümkün?
Deist yaklaşım: “Yaratıcı ilk anda yaşam koşullarını ayarladı, sonra hiçbir şekilde karışmıyor” der. Peki sürekli mutasyonlar, genetik varyasyonlar, ekolojik değişimler, iklim salınımları karşısında yaşam nasıl varlığını koruyup çeşitleniyor? Sen bilirsin ki biyoloji dinamik bir denge halidir. Dengeler çok hassastır, bir ekosistemdeki küçük bir bozulma zincirleme etkiler doğurur. Sanki görünmez bir el her seferinde sistemi yeniden “ayarlıyor”, bozulmaları gideriyor. Tam anlamıyla “hiç müdahale olmadan” bu kadar esneklik, uyum, denge korumak zor.

Ayrıca insanın zihin ve bilinç düzeyine erişmesi, soyut düşünce, ahlak, sanat, din geliştirmesi de salt biyolojik evrimin rastgelelikleriyle açıklanamaz. İnsan, hayatta kalma dürtüsünün çok ötesinde, metafizik anlam arayışına sahip. Peygamberler, insanlık tarihine baktığında, tam da bu metafizik ihtiyaç noktalarında ortaya çıkarak insanlığa varoluşun amacını, hayatın anlamını, ahlakî kodları, ilahi planı anlatmış. Deist bakış, peygamberleri gereksiz sayar. Ama bir biyolog olarak bilirsin ki bir organizma zorlu ortamlarda adaptasyon için desteğe ihtiyaç duyar. Toplum da öyle: Manevi bunalım dönemlerinde peygamberler toplumun adaptasyonuna yardım etmiş, moral genler(!) ekleyerek ahlakî yapı taşlarını sağlamlaştırmıştır.

Eğer yaratıcı asla ilgilenmediyse, insanın her büyük kriz döneminde peygamberler aracılığıyla moral ve metafizik destek alması nasıl tesadüf olur? Bu tesadüf o kadar mükemmel ki sanki sürekli bir müdahale var. Biyolojide organların uyumlu çalışması rastlantıya bırakılınca ne oluyorsa, toplumsal organizmanın peygamberler olmadan dağılması gerekir. Ama dağılmıyor, çünkü ilahi rehberlik sistemi “müdahale” ediyor. Bu da deist fikri boşa çıkarır. Peygamberler, ilahi müdahalenin sadece başlangıçta değil, süreç içinde de var olduğunu kanıtlar. Böylece peygamberlerin hak olması, yaratıcı iradenin her an canlı sistemi yönlendirdiğine delildir.
Evrimin incelikli yollarıyla bile rastlantının açıklamakta yetersiz kaldığı canlılık mucizesini, sürekli bakım olmadan sürdürebilir misin? Genetik kodun korunması, ekosistemlerin dengesi, ahlakî evrimin manevi genleri gibi pek çok unsurun her devirde tazelenmesi tesadüf mü, yoksa peygamberlerle yapılan bilinçli müdahalelerin sessiz tanıklığı mı?