Deist Eczacı ARKADAŞIMA MEKTUP

Madem ki sen deist bir eczacısın; ilaç formüllerinin ne kadar narin ve karmaşık olduğunu, en iyi sen bilirsin. Bir ilacın etken maddesini, dozunu, yardımcı maddelerini, raf ömrünü ayarlamak, yan etkileri önlemek kolay mı? Sürekli araştırma, kontrol, test, AR-GE gerekir. Kendi başına bırakılmış kimyasallar ilaç hâline gelmez. Özenli müdahale şart.



Deist anlayış ise evrenin kimyasal dengesini, canlılığa elverişli koşullarını bir defada ayarlayıp sonra terk eden bir yaratıcıdan söz eder. Bir düşün: İlaç üretiminde ufak bir hata ilacı yararsız veya zehirli kılabilir. Evrenin kimyasının milyarlarca yıldır yaşam için elverişli olması, tek seferlik bir ayarla kendi kendine korunması ne kadar olası? Sen basit bir hap formülünü bile sürekli denetlerken, kim bu evrensel “ecza dolabının” dengesini sağlıyor?
Ayrıca eczacılıkta hastaya reçeteyi verir, doz takibi yapar, yan etkileri kontrol edersin. Deist fikirde yaratıcı reçeteyi yazmış ama hastayı tamamen kendi haline bırakmış gibi. İnsanlık, moral ve manevi dertlerine derman bulmak için nereye koşuyor? Tarih, peygamberlerin öğretileriyle insanların manevi hastalıklarını tedavi ettiğini göstermez mi?

Peygamberler, insanlığın karmaşık manevi rahatsızlıklarını dengelemek için ilahi “ilaç” sunan elçiler olabilir. Onları yok saymak, evren eczanesini başıboş bırakmak demektir. Deist yaklaşımda bu “ilaçlar” nerede? Rastgele kültürel oluşum diyemezsin, çünkü her peygamber dönemi hastalığa uygun reçeteyle ge
liyor. Bu, müdahaleci bir Yaratıcının varlığına işaret değil mi?

Sen eczacısın, bilirsin ki denetimsiz bir laboratuvar üretim yapamaz. Evrenin kimyası da denetimsiz mükemmelliğe ulaşamaz. Peygamberler, bu ilahi denetimin topluma yansıyan yüzü olabilir. Deist yaklaşım bu yansımayı inkâr edip, her şeyi tesadüfe yüklerken, senin eczacılık gerçeğin bunu mantıksız kılıyor.


İlaç formüllerini oluşturmak zordur, doğru etken madde, doz, stabilite gerekir. Evrenin “ilaç gibi” hassas karışımını, insan toplumunun manevi rahatsızlıklarına peygamberlerle verilen “doğru reçeteleri” ilk anda yazılıp asla el sürülmeyen bir prospektüsle mi açıklayacaksın? Yoksa her an ihtiyaçlara uygun ilaçlar sunan ilahi bir eczacının varlığını kabul etme zamanı gelmedi mi?