Deist Mühendis ARKADAŞIMA MEKTUP

Madem ki sen deist bir mühendissin; tasarım yaparken, malzemeleri seçerken, prototip üretirken ve sistemlerini test ederken ne kadar ince hesaplara muhtaç olduğunu, en iyi sen bilirsin. Bir makineyi, bir köprüyü, bir elektrik devresini inşa etmek basit midir? Mukavemet, ısıl genleşme, sürtünme, titreşim, tolerans payları, devre elemanlarının konumu, malzeme kalitesi… Bunların hepsini hesaba katarsın. Sonra prototip üretir, test eder, hataları tespit eder, revizyonlar yapar, yeniden denersin. Bir sistemin tek seferde mükemmel olması son derece zordur. Ve diyelim bir kez mükemmel yaptın, peki zamanla aşınma, yıpranma, çevresel etkiler? Düzenli bakım, kontrol, onarım yapmazsan o mükemmel sistemi bile zamanla kaybedersin.

Şimdi evrenin muazzam mekanizmasına bak: Deist anlayış diyor ki, evreni yaratan o aşkın güç, ilk başta tüm o karmaşık ayarları, fizik sabitlerini, kimyasal dengeleri, biyolojik tasarımları “mükemmel” ayarladı, sonra sonsuza dek ilgilenmedi. Senin mühendislik tecrübene göre bu mümkün mü? En ufak bir makine parçasında bile dikkat etmezsen sistem çöker. Peki evren, milyarlarca yıl boyunca neden aksamadı? Galaksiler, yıldızlar, gezegenler, atmosferler, ekosistemler milyarlarca parametreyi hatasız yönetiyor. Tek seferde kusursuz ayarlama çok zor, ama diyelim ki oldu, peki zamanla bozulmaması nasıl sağlanıyor?

Sen bir mühendissin, bilirsin ki kağıt üzerinde mükemmel görünen bir tasarım gerçek hayatta sürprizler doğurur. Gerçek dünya değişkenlerle dolu. Deist fikre göre yaratıcı evreni kurduktan sonra kenara çekilmiş. Eğer gerçekten müdahil değilse, çevresel faktörler, entropi, rastgele çarpışmalar, sistemin zayıf noktaları zamanla dengeyi yıkmalı değil miydi? Kendi başına bırakılan her sistem zamanla dağılır. O halde evren bu kadar uzun süre düzeni nasıl koruyor?

Ayrıca bir mühendissin: Sürekli yeni teknolojiler geliştirmek için AR-GE yaparsın. Evrenin içinde de sürekli bir “ilerleme” var: Canlılık gelişiyor, ekosistemler adapte oluyor, insanlık teknolojik, kültürel evrim yaşıyor. Bu dinamizm nereden kaynaklanıyor? Deist yaklaşım, yaratıcının hiçbir müdahalesi olmadığını savunur. Fakat sürekli güncellenen, adapte olan bir sistem, arka planda bir “idame” sağlayıcısını, bir bakım mühendisi gerektirmez mi?

Dahası, insan türü, peygamberler aracılığıyla moral, ahlaki, toplumsal rehberlik görmüştür. Sen mühendis olarak teknik bir sistemi yönetmek için bile eğitimli ekiplere, kontrol mekanizmalarına ihtiyaç duyarsın. İnsan toplumu da evrensel bir mekanizmanın parçası. Bu toplumu stabilize etmek, sapmalarını düzeltmek için peygamberler neden gelip durmuş? Sadece ilk kurulumla insanın yolunu bulması beklenebilirdi, ama tarih göstermiş ki periyodik olarak bazı şahsiyetler (peygamberler) çıkıp insanlığa yol göstermişler. Bu tıpkı bir mühendisin sistemde oluşan sorunları tespit edip müdahale etmesi gibi. Peygamberler belki de Yaratıcının sürekli gözetlediğinin, gerektiğinde ayarlara müdahale ettiğinin, topluma moral ve ahlakî rehberlik sunduğunun işaretidir.

Sen bir mühendissin, sadece ilk tasarımın yeterli olmadığını görüyorsun. Bakım yapılmazsa sistem bozulur. Evrenin bakımı nasıl yapılıyor? Deist görüş, bakım yapılmadığını söyler, ama bu gerçekçi mi? Belki de peygamberlerin gelişi, Kutsal Kitapların inmesi, ilahi mesajlar, evrende süregelen ince ayarların sosyal ve manevi boyuttaki tezahürüdür. Böylece insan, hem doğa yasalarında hem tarihsel süreçlerde ilahi bir elin hâlâ işbaşında olduğunu anlayabilir. Bu müdahaleci tablo, mühendisin tecrübesiyle daha uyumlu değil mi?


Mükemmel bir makineyi bile bakımsız bıraksan bozulur, enerji kayıpları, sürtünmeler, malzeme yorgunluğu ortaya çıkar. Evrenin devasa makinası milyarlarca yıl bozulmadı, insanlık tarihinin toplumsal makinası da peygamberlerle sürekli onarıldı. Sadece ilk montajla mı bu kadar kusursuzluk sürecek, yoksa her an sahne arkasında bir “usta mühendis” varlığını nihayet kabul edecek misin?