Deist Siyasetçi ARKADAŞIMA MEKTUP

Madem ki sen deist bir siyaset bilimcisin; güç, iktidar, devlet, meşruiyet, uluslararası ilişkiler, yönetim biçimleri gibi konulara hâkimsin. Siyasi düzenin sadece yasalarla değil, meşru otorite ve ahlak temelli değerlerle yürütüldüğünü en iyi sen bilirsin. Toplumlar sırf maddi çıkarlarla, kaba kuvvetle değil, ortak değerlere dayanan ahlaki ilkelerle de yönetilir. Deist yaklaşımda yaratan güç ilgisizse, bu ortak ahlaki değerler nereden geliyor?


Tarih boyunca toplumlar, peygamberlerin getirdiği ilkelerle yönetim biçimlerini dönüştürmüştür. Peygamberler kimi zaman zalim hükümdarları eleştirmiş, adalet aramış, eşitlik, merhamet, dürüstlük gibi temel siyasal-ahlaki ilkeleri vurgulamıştır. Siyaset bilimci olarak bilirsin ki meşruiyet soyut bir kavramdır, salt maddi güçle izah edilemez. Peygamberler, toplumlara “ilahi yasa” fikrini, aşkın bir meşruiyet kaynağını getirmiştir. Eğer yaratıcı hiç karışmadıysa, bu aşkın meşruiyet fikri neden tüm toplumlarda benzer biçimde belirir?

Deist görüş, yaratıcının geri çekildiğini öne sürüyor. Fakat sürekli olarak toplumsal düzenin ahlaki temelleri, peygamberler aracılığıyla tazelenmiş, haksızlıklar kınanmış, insan hakları, kul hakkı, adalet gibi değerler evrenselleşmiştir. Bu, gözetimsiz, müdahalesiz olabilir mi? Siyaset, normatif ilkeler olmadan katı güç ilişkilerine indirgenir. Tarihte peygamberler, normatif ilkeleri belirleyerek siyaset biliminin “üst kaynak” ihtiyacını karşılamıştır. Rastgele mi? Hayır, bu bilinçli bir müdahale görünümünde.

Sen siyaset bilimcisin, bilirsin ki yönetimlerin sağlam olması için bir meta-otorite fikri gerekir. Peygamberlerin getirdiği mesajlar, ilahi otoriteyi hatırlatır, kralların, yöneticilerin keyfî yönetemeyeceğini söyler. Bu şekilde toplumlar sürekli ıslah olur. Bu ıslah edici müdahalelerin yokluğunda tarih bambaşka şekillenir, zalim düzenler süreklilik kazanırdı. Deist anlayış, bu sürekli ıslahı, bu “tanrısal dokunuşları” reddeder. Oysa siyasal tarihin verileri tam tersini, aktif ilahi rehberlik olduğunu gösteriyor.

Madem siyaset biliminin toplumsal ahlakla iç içe olduğunu bilirsin, peygamberlerin devrim niteliğindeki ahlaki mesajları, ilahi müdahalenin en güzel örnekleridir. Deist bakış, ilk ayar dışında her şeyi inkar ederken bu sayısız siyasal-ahlaki reformu, o reformları tetikleyen peygamberleri nasıl açıklar? İlahi rehberlik, evrensel düzenin sosyal boyuttaki tezahürüdür.


Gücü ele geçirenin zulme sapmamasını, evrensel insan hakları fikrinin neredeyse her kültürde tekrarlamasını, adaletin bir üst otoriteden beslendiğini gösteren ahlakî sabiteleri sadece tarihsel tesadüfle mi açıklayacaksın? Peygamberler yoluyla gelen normatif ilkeler, meşruiyet kaynağının aşkınlığını vurgulamayı, ilk kıvılcımdan sonra bırakılmış bir evrende nasıl tutarlı kılacaksın?